EY’nin anketine göre, yanlış hesaplamalar nedeniyle şirketlerin %63’ü araştırmalara aşırı yatırım yapıyor ve patentlerin %95’i ticari kullanım bulamıyor. Üreticilerin yalnızca %12’si inovasyonlarını başarıyla ölçeklendirebiliyor. Ayrıca her beş şirketten üçü geçen yıl dijital projelere ne kadar harcadığını ve bunun ne kadar kâr getirdiğini bile bilmiyor. EY, bu durumu tersine çevirmek için üretim şirketlerinin yatırımlarının etkinliğini kat kat artırabilecek altı temel ilke ortaya koydu.
Prensip 1. “Dondurulmuş” Paranın Serbest Bırakılması
Sanayi şirketlerinde büyük meblağlar işletme sermayesinde, duran varlıklarda ve verimsiz süreçlerde “dondurulmuş” durumda bulunur. Üreticilerin nakit dönüşüm döngüsü diğer sektörlerdeki 25–30 güne karşılık 60 günden fazladır ve bu durum kârlılığı ciddi biçimde azaltır.
Para nasıl “çözülüp” serbest bırakılabilir.
1. İşletme sermayesinin optimizasyonu: Depo stoklarını hassas tedarik planlamasıyla azaltmak, müşterilerden tahsilatı hızlandırmak (faktoring, ön ödeme, gecikme cezaları), tedarikçilerle ödeme vadelerini uzatma konusunda anlaşmak ve talep fazlasını düşürmek için talep tahminlerini güçlendirmek.
2. Duran varlıkların optimizasyonu: Kullanılmayan ancak bilançoda görünen varlıkların envanterini çıkarmak, atıl duran alan ve ekipmanları satmak veya kiraya vermek, yinelenen üretim kapasitesini birleştirmek ya da kapatmak ve sermaye giderlerini düşürmek için BT altyapısının bir kısmını buluta taşımak.
3. Süreçlerin optimizasyonu: Aynı işlevi gören birden fazla yazılım sisteminden kurtulmak (şirketler sıklıkla aynı işlevi yapan 3–4 sisteme ödeme yapar), rutin raporlamayı otomatikleştirmek, borç ve özkaynak yapısını iyileştirmek.
EY verilerine göre bu tür önlemler, her bir milyar dolarlık ciro başına ortalama 50–100 milyon dolar serbest bırakmaya imkân tanır. Daha hızlı sonuç almak için nakit akışlarının gerçek zamanlı analizi, işletme sermayesi ihtiyacının tahmini ve verimsiz varlıkların otomatik tespiti amacıyla yapay zekâ ve makine öğrenmesinden yararlanılabilir.
Prensip 2. Teknolojilere Akıllı Yatırımlar
Dijital çözümlere yapılan yatırımların yaklaşık %70’i beklenen sonucu vermiyor. 2023 yılında başarısız veya yarım kalmış projelerde 1,6 trilyon dolar “kilitli” kaldı. Birçok şirket bulut kaynaklarının kullanımını doğru değerlendiremiyor, bu da gereksiz kapasiteye aşırı harcama yapılmasına yol açıyor.
Ne yapılmalı.
- Trend olan teknolojilerin peşinden gitmek yerine yalnızca somut iş sorunlarını çözen çözümler seçilmeli.
- Teknolojinin hangi kârı sağlayacağı en başta belirlenmeli ve yatırımlar buna göre yapılmalı.
- Yalnızca para tüketen eski IT sistemlerinden vazgeçilmeli.
- Büyük yatırımlara girmeden önce fikirleri test etmek için dijital modeller kullanılmalı.
Prensip 3. Verilerin Paraya Dönüştürülmesi
Üretim şirketleri yılda ortalama iki petabayt veri üretiyor. Bu veriler; ekipman sensörlerinden, muhasebe sistemlerinden, satış ve lojistikten geliyor. Ancak çoğu zaman bu bilgiler farklı sistemlerde “ölü ağırlık” gibi duruyor ve ek kazanç sağlamıyor. Bunun sebepleri; verilerin onlarca eski yazılımda dağınık halde bulunması, bu verileri analiz edebilecek uzmanların eksikliği ve hangi verilerin gerçekten kârı etkilediğinin belirsizliği.
Ne yapılmalı.
Adım 1: Kârı artırmak için hangi bilgilere ihtiyaç olduğunu netleştirmek. Örneğin ekipman arızaları, ürün kalitesi, üretim hızı, malzeme tüketimi gibi veriler. Hangi yöneticinin hangi rapora ve hangi sıklıkta ihtiyaç duyduğunu belirlemek. Kullanılmayan “gereksiz” verileri toplamayı bırakmak.
Adım 2: Farklı kaynaklardan gelen verileri tek bir “veri vitrini”nde toplamak. Tüm raporlardaki rakamların aynı olmasını sağlamak (tek doğru versiyon). Eski ve hatalı bilgileri düzenli olarak temizlemek.
Adım 3: Veri analizi için kendi yazılımlarını geliştirmek yerine hazır programlar satın almak. Hazır çözümler %140 getiri sağlarken, kendi geliştirilmiş sistemlerde bu oran %104’te kalıyor. Ayrıca birçok şirket veri analizini uzman firmalara dış kaynak olarak devrediyor.
Bir tarım üreticisi, hava durumu, toprak, tohum ve ekipman verilerini tek bir platformda birleştirdi. Artık çiftçilere yalnızca gübre değil, “verim artışı hizmeti” satıyor ve her ek tahıl kilosundan gelir elde ediyor.
Prensip 4. İnsanlara Yatırım
Önümüzdeki beş yıl içinde teknolojik değişimler dünya genelinde 1,1 milyar iş yerini etkileyecek. Ancak teknolojiler kendi kendine uygulanmaz ve nitelikli çalışanlar olmadan kâr getirmez. Personeline yatırım yapan şirketler kârlılıklarını %11 artırıyor ve dijital dönüşümü 2,6 kat daha sık başarıyla gerçekleştiriyor. Eğitime harcanan her lira, verimlilik artışı ve hata oranının azalması sayesinde geri dönüyor.
Yatırımın temel yönleri.
Yeni teknolojiler için yeniden eğitim: Deneyimli mühendislerden veri analistleri yetiştirmek, teknik uzmanlarda yapay zekâ ile çalışma becerilerini geliştirmek.
Rutin işlerin otomasyonu: Çalışanları daha yaratıcı görevlere ve sıra dışı durumların çözümüne yönlendirmek.
İnovasyon kültürü oluşturma: Süreçleri iyileştirme önerilerini teşvik etmek, disiplinler arası ekipler kurarak karmaşık sorunlara çözüm üretmek, yalnızca teknik değil yönetsel becerilerin gelişimine de yatırım yapmak.
Toplu işten çıkarmalara dair korkuların aksine, üreticilerin üçte biri yapay zekâ çağında daha fazla insan işe almayı planlıyor. Bunun nedeni basit: Rutin görevlerin otomasyonu, işletme büyümesini destekleyecek kaynakları serbest bırakıyor ve bu da daha yüksek nitelikli uzmanlara olan talebi artırıyor.
Prensip 5. Yeni İş Modelleri – Kârlılığın Motoru
Yöneticilerin %70’inden fazlası dijitalleşmeye yatırımları artırmayı planlıyor ancak yarısından azı iş modelini değiştirmeye hazır. Oysa iş modeli dönüşümü olmadan yeni teknolojilerin etkisi sınırlı kalıyor. Geleneksel iş modeli, üreticinin ürün satışından yalnızca bir kez gelir elde etmesini öngörür. Yeni “ürün-hizmet olarak” modeli ise, ürünün kullanımına erişimin tekrar eden ödemelerle satılmasını içeriyor.
Yeni Modelin Finansal Avantajları.
- “Ürün-hizmet olarak” modeli, EBIT marjının 3 ila 8 kat artmasına katkı sağlayabilir.
- Şirketler, kârlarının %60–80’ini ilk satıştan değil, ürünün yaşam döngüsü boyunca sunulan hizmetlerden elde eder.
- Müşteriler, dijital hizmetlerle entegre ürünler için %18 daha fazla ödemeye hazırdır.
Yeni İş Modelinin Uygulama Örnekleri.
1. Satıştan hizmete geçiş: Tezgâh satmak yerine “parça işleme hizmeti”, kamyon satmak yerine “yük taşıma hizmeti” sunmak. Ekipman üreticide kalır, müşteri yalnızca sonuç için ödeme yapar.
2. Müşteri verilerinden yararlanma: Akıllı sensörler ürünün nasıl kullanıldığını gösterir. Bu bilgiler, hizmeti geliştirmeye ve ek çözümler sunmaya yardımcı olur. Ayrıca arızaları önceden tahmin etmeyi ve önlemeyi mümkün kılar.
3. Abonelik modelleri oluşturma: Ürüne ve bakımına erişim için aylık ücret. Aboneliğe güncellemeler, onarımlar, danışmanlıklar dahil edilebilir. Hizmetler müşteri ihtiyacına göre ölçeklenebilir.
Örnek Uygulama. Bir ısıtma ve iklimlendirme sistemleri üreticisi eskiden ekipman satıyordu, şimdi ise “konforlu iklim hizmeti” sunuyor. Akıllı sensörlerle donatılmış sistemleri kuruyor, uzaktan çalışmasını takip ediyor, arızaları öngörüyor ve otomatik onarım talebi oluşturuyor. Müşteri, binalarda istenen sıcaklığın korunması için aylık ödeme yapıyor. İş modelindeki bu değişim, tek seferlik satış yerine düzenli ve tekrarlayan gelir sağladı, kârlılığı katlayarak artırdı.
Prensip 6. İş Ortaklığı Ekosistemleri
Şirketler tüm teknolojileri ve yetkinlikleri tek başına geliştirmek yerine, iş ortaklarıyla birleşerek birbirini tamamlayan “ekosistemler” kuruyor. Herkes en iyi bildiği işi yapıyor ve birlikte müşterilere kapsamlı çözümler sunuluyor.
EY’nin üretim şirketleri yöneticileriyle yaptığı araştırmaya göre ekosistemleri hayata geçiren firmalar:
- Yıllık gelirlerinin %13,7’sini ve ana işlerinin dışında %13,3 ek geliri ekosistemler üzerinden elde ediyor.
- Ortak kaynakların kullanımı sayesinde maliyetlerini %12,9 oranında düşürüyor.
- Yöneticilerin %71’i ekosistemleri birleşme ve satın almalardan (M&A) daha avantajlı buluyor.
Ekosistem Uygulama Yöntemleri.
1. Ortak ürünler geliştirme: Ekipman üreticisi ile bir IT şirketi, bulut analitikli “akıllı” makineler sunar. Lojistik şirketi sensör üreticisiyle birleşerek yüklerin tam takibini sağlar. Bir banka üreticiyle ortaklık kurarak müşterilere entegre hizmetli leasing programları sunar.
2. Veri paylaşımı: Otomobil üreticisi, arıza verilerini yedek parça tedarikçileriyle paylaşır; karşılığında daha gelişmiş bileşenler ve öngörücü analiz elde eder.
3. Ortak satış platformları: Birden fazla üretici tek bir çevrimiçi mağaza kurar. Böylece müşteriler tüm ihtiyaçlarını tek noktadan karşılar, katılımcılar ise kendi ticaret platformlarını kurma maliyetinden tasarruf eder.